Susuzluktan kurumuş yapraklar gibi sarıyım bugün,
Yağmur sonrası hava gibi maviyim bugün,
Boğaların o tam göremediği kırmızıyım bugün,
Güneşin yeni doğduğu andaki gibi sarıyım bugün…
Yağmurun çiselerkenki hali gibi griyim bugün,
Yeni,taze,genç yapraklar gibi yeşilim bugün,
Bazı çiçekler gibi pembeyim bugün,
Batan gün gibi turuncuyum bugün,
Öğrendim uzun zaman önce kalmadı günüm,
Bunu belli etmişti zaten zamanında dünüm,
Eskisi gibi korkutmasa da var elbet ölüm,
Ölüme koşar gibi, kötüyüm bugün,
Yanıp kül olmuş gibi, siyahım bugün…

O saatlerde serpilir gülüşün
Bir avuç su gibi içime, ey yar
Senin de başında o çılgın rüzgar
Deli deli esiverirse bir gün
Beni unutma
Ben ayağımda çarık, elimde asa
Senin için şu yollara düşmüşüm
Senelerce sonra sana dönüşüm
Bir mahşer gününe de rastlasa
Beni unutma

Bazen bir gülümsemeyle karşılaşırız ki ağlamak gelir içimizden.Neden diye sormaya bile varmaz dilimiz.Bir de sevdiğimizse öyle hüzünlü gülen lal olur dilimiz ,yasak olur bakışlarımız eriyip gideriz.İşte o zaman tek söz edemese bile ağzımız ,bir haykırış yükselir kalbimizden ''lütfen öyle gülümseme.Senin gülüşün benim yaşam kaynağım ve seninle yaşlanmak istiyorum'' der yüreğimiz.Dilimiz susar susmasına da kalbimiz susmaz ve bedinimiz durmaz.Ruhuyla işbirliği yapar.Ne yapar eder gülümsetir o hayat dolu gözleri.Ne yapar eder benimsetir gülümsemeyi,sevmeyi ...
|